Diyabet, pankreasın yeterli miktarda insülin üretmemesi veya vücudun ürettiği insülini etkin bir şekilde kullanamaması sonucu gelişen, metabolizmayı etkileyen kronik bir hastalık olarak biliniyor. Son yıllarda diyabetli kişi sayısında önemli bir artış görülüyor.
2021 yılı itibarıyla Türkiye'de 9 milyonu bulan diyabetli kişi sayısının 2024 yılında 10 milyonu aşmakta ve 2035 yılına kadar ise bu sayının 13,4 milyon civarına ulaşacağı öngörülüyor. Bu artışa dikkat çekmek, diyabet konusunda farkındalık yaratmak amacıyla 14 Kasım Dünya Diyabet Gününde “Şekerini Kontrol Et, Yaşamını Tatlandır” teması ile vatandaşların şeker ölçümü yapıldı.. Etkinlik kapsamında, Diyabet belirtileri, yol açabileceği sağlık sorunları ve alınabilecek önlemlerle diyabetin yönetimi ve tedavisi konusunda farkındalık yaratılarak, katılımcılara diyabetin yönetilebilmesi için sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kazandırılması ve sürdürülmesinin önemi vurgulandı..
“Diyabet önlenebilir ve yönetilebilir bir hastalık”
Yaşam tarzı değişiklikleri ile önlenebilir ve yönetilebilir bir hastalık olarak kabul edilen diyabetin önlenmesi için alınabilecek temel önlemleri şöyle sıraladı:
1. Düzenli Fiziksel Aktivite ve Egzersiz: Yeterli ve düzenli fiziksel aktivite, insülin duyarlılığını artırarak kan şekeri seviyelerinin düzenlenmesine yardımcı olur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yetişkinlerin haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta aerobik egzersiz veya haftada 75 dakika şiddetli yoğunlukta aerobik egzersiz yapmalarını önermektedir. Ayrıca, haftada en az iki gün büyük kas gruplarını hedef alan kas kuvvetlendirme egzersizleri yapılması da önerilmektedir.
2. Sağlıklı Beslenme: Diyabetin önlenmesinde beslenme alışkanlıkları önemli bir rol oynamaktadır. Lif oranı yüksek, düşük glisemik indeksli gıdaların tercih edilmesi, şeker ve işlenmiş gıda tüketiminin azaltılması gerekir. Ayrıca, sağlıklı yağlar ve dengeli protein alımı da vücut ağırlığının kontrolünde önemli bir faktördür.
3. Beden Kitle İndeksinin (BKİ) Kontrolü: Obezite, diyabetin başlıca risk faktörlerinden biridir. Sağlıklı bir beden kitle indeksi (BKİ=18-24,99) aralığında kalmak, diyabetin önlenmesinde kritik bir adımdır. Kilo yönetimi, düzenli egzersiz ve dengeli beslenme ile sağlanabilir.
4. Sigara Kullanımının Bırakılması: Sigara içmek, vücutta insülinin etkinliğini azaltarak insülin direncine yol açabilir. Sigaranın bırakılması, sadece diyabet riskini azaltmakla kalmaz, aynı zamanda kalp hastalıkları ve diğer kronik hastalıkların riskini de düşürür.
5. Hareketsiz Sürelerin Azaltılması ve Aktif Kalmak: Uzun süreli oturma, özellikle iş yerinde veya evde hareketsiz geçirilen zaman, diyabet riskini artırmaktadır. Düzenli olarak ayağa kalkmak ve hareket etmek, metabolizmanın hızlanmasına ve sağlıklı kilonun korunmasına katkı sağlar.
Diyabetin belirtileri, hastalığın türüne ve şiddetine göre değişiklik gösterebilir
Diyabet, vücutta pek çok sistemi olumsuz etkileyebiliyor ve uzun vadede, yüksek kan şekeri seviyelerinin kontrol altına alınamaması göz hasarı, kalp ve damar hastalıkları, sinir hasarı (nöropati), cilt problemleri, kalıcı böbrek hasarı gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Diyabetin erken belirtilerine yapılacak müdahalelerin, hastalığın yönetilmesinde ve komplikasyonların önlenmesinde büyük rol oynayan diyabet belirtileri hastalığın türüne ve şiddetine göre değişiklik gösterebilmektedir.
Aşırı Susama Hissi (Polidipsi): Yüksek kan şekeri, böbreklerin aşırı miktarda su atmasına neden olur. Bu da vücutta sıvı kaybına yol açarak, kişiyi sürekli susamış hissettirebilir.
Sık İdrara Çıkma (Polüri): Aşırı sıvı kaybı nedeniyle, vücut idrar üretimini artırır. Bu durum, sık idrara çıkma ve genellikle geceleri daha belirgin hale gelir.
Yemekle Tatmin Edilemeyen Güçlü Bir Açlık Hissi (Polifaji): Vücutta insülin direnci veya yetersiz insülin üretimi nedeniyle hücreler yeterince enerji alamaz ve devamlı bir açlık hissi oluşur.
Halsizlik ve Çabuk Yorulma: Vücut, glikozu enerjiye dönüştürme konusunda zorlanır. Bu da genel bir halsizlik, yorgunluk hissine yol açar.
Ağız Kuruluğu: Aşırı susama ve sık idrara çıkma sonucu vücutta sıvı kaybı artar ve bu durum ağız kuruluğuna yol açar.
Geceleri Düzenli İdrara Çıkma İhtiyacı (Nocturia): Sık idrara çıkma ihtiyacı gece uyurken de devam eder. Bu durum, uyku kalitesini olumsuz etkileyebilir ve gece boyunca birkaç kez uyanmaya neden olabilir.
Bulanık Görme: Yüksek kan şekeri seviyeleri, göz merceğindeki sıvı dengesini bozar. Bu da bulanık görme ve geçici görme bozukluklarına yol açabilir. Uzun süreli yüksek kan şekeri, gözlerde kalıcı hasara yol açabilir.
Açıklanamayan Kilo Kaybı: Diyabetli bireyler, yeterince insülin üretmedikleri veya insülinin etkili kullanamadıkları için vücut, enerji elde etmek amacıyla kasları ve yağları kullanmaya başlar ve kilo kaybı yaşayabilir.
İnatçı Enfeksiyonlar: Diyabet, bağışıklık sistemini zayıflatarak vücudun enfeksiyonlarla mücadele yeteneğini azaltabilir. Özellikle idrar yolu, deri, diş etleri ve solunum yolu enfeksiyonları yaygınlaşabilir.
Tekrarlayan Mantar Enfeksiyonları: Yüksek kan şekeri, mantar enfeksiyonlarına daha yatkın bir ortam yaratır. Özellikle vajinal, deri altı ve ağız bölgelerinde mantar enfeksiyonları sık görülür.
Diyabet vakalarındaki artış, diyabetin halk sağlığı üzerindeki etkisini önemli ölçüde artırmakta ve hastalığın yönetimi için sağlık sisteminin daha fazla kaynak ayırmasını gerektirmektedir. Hastalığın önlenmesi ve yönetilmesi için farkındalık yaratmak, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını teşvik etmek ve fiziksel aktiviteyi artırmak, bu artışı engellemeye önelik önemli tedbirlerdendir. Diyabetle mücadelede toplumsal farkındalığın arttırılması ve bu yönde yapılan bilinçlendirme çalışmaları, önemli bir etken oluşturuyor.
